22 Şubat 2010 Pazartesi

yazıya aşk, yazana aşk, üretime aşk-ATTİLA İLHAN'A

Bir insana sadece onun yazdıklarını okuyarak aşık olabilir misiniz?
Ben oldum.
Gözlerimin saydam kısmı ile göz bebeğimin yüzeyi arasında bir dünyada var ettim sanki onu.

Ben aşık oldum, yazılarına.


İnsanın fikir dünyası kelimelerden oluşur. Bu kelimeler nasıl oluşur? Derin bir düşünce yapısına nasıl sahip olabilir insan? Nasıl dökülüp gitmeden kuyulara saklanır? Donar, dondurur, çözülüverir, baharda çiçeğe su olur?
İşte,
O benim sonbarımdır.
O benim yaprağımdır, düşen sarı yaprağım. Turuncu güneşimdir. Kırmızı yeleğim.
Tonlarca kelimeyi hücrelerine hapsetmiş, sonra fışkırtmıştır aniden. Hakim olunamayan bir çıkışla, bir tazyikle.

O okudukça, o gezdikçe, seyahat ettikçe, şarap içtikçe, kadınlarla seviştikçe kelimeleri usul usul sıraya dizilmişlerdir kainatın bir kenarında.

Kainatın bir kenarında o.
Bir kenarında ben.
Kadınları.
Fransası,
Türkiyesi,
Nazım'ı
Davası,
Ata'sı,
Şarabı.

Yazdığı kalemi,
Diyelim kısaca, kendisi...

Ben, kendimden yıllarca büyük bir insan aşık oldum.
Onun adı sonbahar. Onun adı Pia. Onun adı jilet yiyen kız.
O, Kaptan'ım...

1 yorum: