Zamanın zamanlarının birinde bir bilge yaşarmış. Ormanlık bir yerde, küçük bir evde otururmuş. Bazı günler ona yardımcı olmak için köyden kızlar ve oğlanlar gelirmiş. Nereden geldiği bilinmez, bilgenin daima çok parası olurmuş ve ona yardım edenleri para vermeden yollamazmış. Eve gelen gençler bilgeye gündelik işlerde yardım eder, bazen yemek pişirir bazense odunlarını keserlermiş. Aslında bilge tüm bunları tek başına da yapabilirmiş ama nedense haftada bir iki genci yanına kalmaya çağırırmış, birlikte işleri görürlermiş.
Zamanın günlerinin birinde uzak köyden bir genç erkek gelmiş. Erkek, bilge için odunları kesmeye başlamış. Daha öğlen olmadan ormana yakın olan köyden, eskiden beri tanıdığı bir genç gelmiş. Genç demiş ki, "Aman Bilgem, güzel Bilgem,bilirsin sana hiç yalan söylemedim. Sadakatsizlik de etmedim ama evine aldığın bu genç uzak köylerden başka evleri soymak için gelen bir hırsız. Gözünü dört aç derim, seni yaşlı görüp de evini soyup kaçmasın."
Bilge gence teşekkür edip köyüne geri yollamış.O gece uzak köyden gelen genç, bilgenin onun için hazırladığı yatağa yatmış.
Sabah olmuş.
Bilge gün doğarken uyanmış, mutfaktaki kavanozda duran paraların yerinde olmadığını biliyormuş. Gitmiş ve paraları kontrol etmiş, gerçekten de yokmuş.
Sonra mutfakta hazırladığı en büyük kahvaltılardan birini hazırlamış,çeşit çeşit çaylar, ballar, yağlar, zeytinler, ekmekler... Kahvaltı hazır olunca genç erkeği uyandırmış. Adam korkuyla uyanmış, bilgenin ondan şüphelendiğini sanıp telaşla ayağa kalmış. Bilge, "Uyan çocuğum sana kahvaltı hazırladım. Hadi çay soğumasın." demiş.
Genç adam uyanmış, olanlara anlam veremeden kahvaltıya oturmuş. O kahvaltı ederken bilge komşuların getirdiği ayakkabıları tamir etmek için dikmeye başlamış. Adam bilgeye, "Sen niye gelmiyorsun? Elindekiler ne öyle?" diye sormuş.
"Paramız bitmiş de, ben de bu işleri yetiştireyim dedim. Sen kahvaltınabak. Sonra odunları kırarsın." demiş.
Genç adam akşam vaktine kadar çalışmış. Bilge ayakkabılardan aldığı parayı tekrar kavanozuna koyup yatmaya gitmiş.
Sabah uyandığında kavanoz tekrar boşmuş.
Yakın köydeki genç oğlan, elinde birkaç ayakkabıyla yeniden gelmiş. "Bilge, güzel bilgemiz, neler olduğunu herkes biliyor.Sana tamir için ayakkabı getirdim. Ama bu kez kazandığın parayı kavanozuna koyma. Enayilik etme. Hiç mi tecrübelenmedin? Senin gibi bir insan bunu nasıl düşünemez? Hırsıza göz yumuyorsun, sana yakışıyor mu? Ona iyi bir ders vermen gerekirken senin yaptığın şeye bak. Senin tecrüben bu kadar mı?"
"Benim tecrübemi göreceksin." demiş ve çocuğu tekrar köyüne yollamış.
Ertesi gün bilge tekrar kahvaltı hazırlamıış, ayakkabıları dikmiş ve parasını kavanoza koyumuş.
Yakın köyden gelen genç oğlanın söylediklerini ve bilgenin cevabını duyan genç adam, yaptıklarını düşünmüş. O gece gözüne uyku girmemiş, sabah olmadan çaldığı paraları kavanoza geri koymuş, gün ağarmadan bilgeninkiyle yarışacak denli güzel bir kahvaltı hazırlamış.
Sabah bilgeyi uyandırmaya gitmiş. Bilge uyanmış ve birlikte kahvaltı etmeye başlamışlar. Bu esnada yakın köydeki genç yanında birkaç arkadaşınıyla gelmiş. İkisini birlikte kahvaltı ederken görünce, "Ne oluyor sana bilge? Senin adaletin bu mu? Bize davrandığın gibi mi davranacaksın bu hırsıza hala?" diye bağırmaya başlamış.
Bilge gence dönüp, "Benim adaletim herkese eşit davranmaktır. Benim tecrübem kimseni dünü için bugününü yargılamamaktır. Dün hırsız olan bu adam, bugün benim soframda utançla oturan genç bir erkektir. Sen dün hırsızlık yapmadın diye yarın da yapmayacaksın anlamına mı gelir? Benim soframda senin de yerin vardır, onun da yeri vardır. Sen ve arkadaşların,bu genç adamı beğenmeseniz de,benimle birlikte sofrada diz çöküp yemek yiyecekseniz yiyin. Tepemizde dikilere ve dün hırsız olan, bugünse senden farksız bir genç olan bu insanı aşağılayarak doymaya geldiysen, aç kalacağını söyleyeyim." demiş.
Gençler gururu incinmiş bir vaziyette sofraya oturmuşlar. Gururlarının incinmesinin bilgenin sözlerinden değil, kendi davranışlarından kaynaklandığını bilere misafirden özür dileyip ve birlikte yemek yemişler.
Herkes doymuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder