-Yalan yanlış hikayelerden bir hikaye-
Ah, evet, teşekkür ederim. (gülüşmeler)
Hiçbir iddiam yok. Ben yazar değilim, yalnızca yazarım.
Severim bile diyemem çünkü onun getirdiklerinden korkarım. Kedi
diye bir şey var ama kedi de sevmem. Kedi seversem belki bütün kedileri üzerime
atarlar. Bizim evde kediler yaşar derim, kedilerim var diyemem çünkü hiçbir şeyim
yok benim.
Yazar değilim ama çeviririm, çevirmen değilim ama yanlış olmasın.
Birçok kitap çevirdim, salonda.
Salonda çalışırım. Salonumdaki bir kitaplığın tamamı sözlük
doludur ama kelime bilirim diyemem. Bilmek istedim mi açar bakarım.
Kahve içerim, sütsüz, şekersiz. Neskafe içmem, türk kahvesi
içmem. Çalışırken su içerim, kediler gelip ekranın önüne kıçlarını dayadıkları
zaman onlara kızmam. Kedilere kızılmaz. Onlar gidene kadar sabırla beklerim,
sözlüklerin tekine elimi atar sayfaları kurcalarım.
Çeviri yaparken müzik dinlerim, dinlediğim müzikten özür
dilerim çünkü ona kulak vermem aslında. Onu bir zamanlar evimdeki salonda
gitarıyla oturan sevgilimin yerine koyarım.
Sevgilim, bordo renkli deri koltuğun üzerine bacaklarında
battaniyesiyle oturur, gitarını çalardı. Ağzında sigarası yanardı. Masada çay
bardağı dururdu. Mor renkli gözlükleri vardı. Yeşil gözleri, mor gözlükleri,
sarı-beyaz saçları. Saçları güzel yaşlanmıştı. Bir de gitarı vardı işte.
O da gitaristim ben demezdi. Yazardı ama yazarım demezdi. Kendi
yazdıklarından korkardı.
Biz de sevgiliydik ama sevgiliyiz diyemedik.
Ben onun yazdıklarını çevirirdim, o benim çevirilerimi
okumazdı. Okuyamazdı ama beğenirdi.
Öyle böyle derken, geçti zaman, ben hala bilgisayarın
başındayım, elim klavyede. Kedilerin kıçları ekranda. O benim koltuğumdan
kalktı gitti, kim bilir nerelerde…
Geçen gün yayınevi onun yeni kitabını bana vermek istedi
çevirmem için. Reddettim.
O beğenmedikçe neden çevireyim?
Değil mi?
(gülüşmeler)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder