Dalları,
Dalları sarkıyordu yerin merkezine doğru ağacın,
Bilemiyordum neler yetiştirmiş dallarında
Birden sustum, heybetini görerek
Sanki karşımda bir gazi duruyordu,
Ağır dalları vardı
Kendisi dolu dalları.
Uzaktan kestiremiyordum dünyaya neler verdiğini
Fakat, sanki dünya ona bir şeyler vermişti.
Gözleri vardı sanki ağacın
Dedemi görmüş,
Babamı sallamıştı kucağında.
Beni çağırıyor gibiydi yakınına,
Ben, birden sustum.
Heybetini görerek, sanki bir gaziydi karşımdaki
Mahcubiyetten değil, verimdendi yerlere eğilmesi.
Dalları,
Dalları sarkıyordu yerin merkezine doğru ağacın
Tüm ölüleri kucaklıyor gibiydi toprakta,
Upuzun kalın kollarıyla
Fakat bir o kadar tezattı gövdesi gökyüzüne,
Hayat dolu, çocuk ve kuş dolu.
Renkli bir balon gibi,
Ve o kadar , kırmızı, aykırı bulutlara bakıyordu.
Bu ağaçtı evet, bu ağaç,
Dedemi görmüştü ben daha yokken,
Babam yokken daha dedemi görmüştü.
Dedem tütün sarmıştı gölgesinde,
Ufaktı o zaman, dokunamadığım ellerine dokunmuştu.
Büyüdü, büyüdü ölene kadar sürer gibi ergenliği,
Sonra, babamı sevdi.
Uyuttu onu
Beni uyuttuğu gibi babamın.
Göklere aldı onu bulutlara çıkardı,
Belki ninemin yüreğini hoplattılar
Babam ve ağaç
İkisi.
Ama işte şimdi karşımdaydı.
Nice dizelerden,
Anı kırıntılarından tanıdım onu;
Oydu işte!
Dalları yerin merkezine doğru…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder